Yarını okuyabilir miyiz?
90larda şu anda ceplerimiz dolduran dokunmatik ekranlı, 7/24 internete bağlı akıllı telefonların herkeste olacağını hayal edebilir miydik? Star Trek gibi vizyoner bilim kurgu serilerinin uzak gelecek tasfirlerini değerlendirmeye katmazsak, bunu okumanın bir yolu olduğunu düşünmekteyim. O yolu paylaşıp, “Yarın ne var?” sorusunun yanıtını aramaya başlamadan önce “Teknolojik Arz/Talep” ve “Sentez Ürün” olarak isimlendirdiğim kavramları anlatmam gerekli.
Teknolojik Arz/Talep
Teknoloji hepimizin dilinde olan bir kavram. Hepimiz bu kelimenin kesin anlamını bilmeden de olsa doğru bir şekilde kullanmaya “alıştık”. Gündelik konuşma dilinde birçok kelime için bununla karşılaşabiliyoruz. Örneğin “apron” kelimesinin tam olarak havalimanında nereyi kast ettiğini bilemeyebiliriz. Uçağa uzanan körük müdür apron? Uçak pisti apron bölgesine dahil midir? Bu soruların yanıtlarını bilmeden bu kelimeyi başarılı bir şekilde kullanabiliyoruz. Aynı durum teknoloji kelimesinin anlamı için de geçerli.
Peki nedir Teknoloji?
TDK’ya göre “İnsanın maddi çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla
geliştirdiği araç gereçlerle bunlara ilişkin bilgilerin tümü”. Ben
sadeleştirerek “insanların hayatlarını kolaylaştırmak için hayatına soktuğu
araçlar” diyorum. Günümüzde daha havalı şeylere “teknoloji” olarak baksak dahi
“tekerlek” de, “masa” da, “sandalye” de birer teknolojidir.
Arz/Talep kısmı
Arz ve Talep kavramlarını mutlaka bir yerlerden duymuşsunuzdur diye düşünüyorum.
Benim teorime göre “iş”leri sürekli kazanç elde etmek olan bilişim firmalarının
ne arz etmeye hazırlandığını okumanın geleceği okumakta önemli bir veri
oluşturuyor. Çünkü arz geldiğine göre,
- Artık bu teknoloji orta vadede kar edilebilir bir olgunluğa ulaştı,
- Kitleler tarafından benimsenmeye hazır bir teknolojiden bahsediyoruz,
- Bu teknolojinin arzında başarılı olan firma aslan payını kapacak, aynı sektörde olan firmalar öne geçmeden rekabette fark yaratmaları gerekiyor/bekleniyor,
Talebin oluşumu
Bahsettiğim firmalar elbette Microsoft, Apple, Google, IBM, Amazon ve Facebook
gibi devler. Bu firmalar konferanslarında etkileyici sunumlarla bizim
beklentilerimizi şekillendirecek, biz de mental olarak hazırlandığımız bu
kavramları tıpkı akıllı telefonlar, tabletler gibi hayatımıza kabullenmeye
başlayacağız.
Neden mi “bizim hazırlığımız” önemli? Microsoft’un 2000’lerin başında Tablet PC denemesini hatırlayalım. Talep oluşmadan yapılan bir “kaza” arzıydı bana göre. Tablet PC’den yaklaşık 10 yıl sonra daha estetik ve kullanılabilir bir ürünle iPad başarıya ulaştı. Çünkü akıllı telefonlar, ipod, iphone derken bir zincirin devam halkası oldu iPad. Kullanıcıları artık “dokunmatik ekranlı, kolay taşınabilir, pc kadar güçlü olmayan ama iş için kullanılabilecek kadar akıllı cihaz” teknolojisini hayatına almaya hazırlanmıştı.
Sentez Ürün
“Günümüzün akıllı telefonları nasıl meydana geldi?” sorusunun yanıtı bana göre “birer birer”. Birbiri ile ilgisiz görünen aslında bu dönemin insanların temel ihtiyaçlar bütününe seslenen ürünler önce bağımsız olarak karşımıza çıktılar.
- Akıllı telefon işletim sistemleri
- Ufak, taşınabilir dijital fotoğraf makineleri
- Yüzlerce şarkı depolamanızı sağlayan dijital müzik çalarlar
- Mobil internet
- Dokunmatik ve renkli LCD ekranlar
Bu ürünler tek bir gövdede hayat bulup ceplerimize sığdılar.
Yarın İçin Yatırımlar
Teknoloji devlerinin arz hazırlıklarını bir araya getirerek sentez ürünü tahmin etmeye çalışmak “yarın ne var?” sorusu hakkında bir şeylerin kafamızda canlanmasına yardımcı oluyor.
Ben veri olarak devler tarafından satın alınan firmalar ve onların aktif çalışmaları ve çıkarılan ürün sayısı yüksek oranlarda artan alanları göz önünde bulunduruyorum. Bu verileri ve trendleri sizinle paylaşmam gerekirse;
Akıllı Asistanlar
- IBM DeepBlue’dan sonra 2005’de geliştirmeye başladığı Watson’u yapay zeka çalışmalarının ortasına koyuyor.
- Cortana 2009’da Microsoft tarafından geliştirilmeye başlandı. Windows Mobile, Windows 10, Xbox One ve Android platformlarında varlığını sürdürüyor.
- Siri Apple tarafından 28 Nisan 2010’da satın alındı. Önce iPhone 4S, ardından Sierra güncellemesi ile macOS’un bir özelliği oldu.
- Google Now/Assistant 2011’de Google Voice Search’in geliştirilmiş sürümü olarak ortaya atıldı, 2012’de Android Jelly Bean’in demonstrasyonunda kullanıldığından beri Android üzerinde çalışmakta.
- Google’ın çatı şirketi (eski Google Inc.) Alphabet 2014’de DeepMind isimli yapay zeka firmasını satın aldı.
- Amazon ise Kasım 2014’de Amazon Alexa’yı duyurup Echo ile birlikte kullanıma sundu.
- Elon Musk Open AI projesi ile ev işlerine yardımcı olacak akıllı robotlar üretmeyi hedeflediğini açıkladı.
- IBM Watson başta olmak üzere yapay zekalara özel bir işlemci üretimi üzerinde çalıştığını duyurdu.
- IBM Watson’un sağlık alanındaki çalışmalarını güçlendirmek için Merge Healthcare’i satın aldı.
- Samsung 5 Ekim 2016 akıllı asistan Viv’i satın aldı.
- Facebook, Google, Microsoft, IBM ve Amazon “Partnership on AI” ismi altında yapay zeka alanında ortak çalışacaklarını duyurdular.
Bot Platformları
Microsoft bot framework’ü üzerinde 45 bin, Facebook ise Messenger platformu üzerinden 34 bin geliştiriciye ulaştı.
Google ise API.ai firmasını satın alarak 60 bin geliştiriciyi transfer etmiş oldu.
Yine Microsoft’un Flow ürünü ile bot geliştirilerine iş akışı (workflow) platformu sağladığını not etmek gerekiyor.
(Kaynak: Webrazzi)
Internet of Things
IoT devrimi bir sürpriz olmaktan çok uzak. Artık hükümetlerin IoT’li bir dönem için hazırlık yaptığı, ülkemizde dahi Arçelik’in HomeWhiz örneğinde olduğu gibi beyaz eşya ve elektronik cihazlarımızın bir olup internete bağlı bilgisayar ve akıllı telefonlarımızı azınlıkta bırakacağı günler için geri sayıyoruz. Bu kesinlik içerisinde firmalar kendini konumlandırmaya devam ediyorlar.
Benim yakından takip etmeye çalıştığım Microsoft’un yeni JavaScript yorumlayıcısı Chakra’nın IoT cihazları hedeflediğini açıklaması ve Amazon’un AWS servislerinde IoT ile ilgili servisler sunması göze çarpan gelişmeler.
Satın almalara baktığımızda yalnızca 2016 itibariyle Microsoft Solair, Sony Altair, Samsung Harman, Cisco Jasper, Intel Yogitech, Amazon ise NICE’i satın almış bulunmakta.
Giyilebilir Teknoloji
Yazı halihazırda gayet uzun olduğu için arka arkaya vereceğim ürün isimlerinin kendini açıklayacaklarını düşünüyorum.
- Google Glass
- (Microsoft) HoloLens
- Apple Watch
- (Facebook) Oculus Rift
- (Sony) Playstation VR
Bu listelediklerim yalnızca ürünleştirilmiş olanlar, üzerinde çalışılan projeler ise çok daha fazla.
Yarın Ne Var?
Bunları göz önünde bulundurarak yarını okuyabilir miyiz? Okuyabiliyorsak, nasıl çıktılar elde edebileceğiz? Ben bu sorulara ancak kendi vizyonum ve yorumum doğrultusunda yanıtlar verebilirim.
Bence,
Yarının dünyası bizim bugün “bilgisayar” olarak tanımladığımız giriş / çıkış cihazlarını yani ekranlardan, klavyeye, mouse’dan bilgisayar kasasına bir çok kavramı yıkmaya hazırlanıyor.
Öncelikle kullanıcı ile bilgisayar arasındaki ilişki artık kullanıcının adım adım komutlar vermesi yerine kişisel asistanların olaylar arasında bağlantılar kurarak kullanıcının karşısına çıkmasına evrilmeye çalışıyor. Örneğin kullanıcının annesinin doğum gününü hatırlatırken bir kadının o yaş aralığında alabileceği hediyeler de kullanıcının karşısına getiriliyor.
Cihazlar etrafımızı sararken, biz bu cihazlarla ses ile iletişim kurmaya daha da yaklaşıyoruz.
Hatta tüm teknolojileri bir arada düşündüğümüzde uçak bileti satan bir bot’la iletişime geçen kişisel asistanınızın takviminize kaydettiğiniz bir seyahat için periyodik fiyat alması, sokakta arttırılmış gerçeklik gözlüğü ile dolaşırken kahve mağazalarının önündeki yeni nesil kioskların sizi tanıyıp size favori kahvenize yakın içecekler önermesi bir 5 yıl öncesine oranla gerçekleşmeye daha yakın duruyor.
Ben düşüncelerimi birer bilim kurgu filmi sahnesi gibi anlatıyor olsam da, bunlar gündelik alışveriş ihtiyaçlarımıza dayanan ve aslında hayatımızın içerisinde sürekli yaşadığımız senaryoların birer yeniden yorumlanışı. Tahminlerimin isabetliliğini elbette zaman gösterecek.
Elimizdeki kesin bilgi ise bugün bir şeylerin başladığı. Büyük firmalar bu şekilde veya daha farklı şekillerde benim yorumlarımdaki senaryoları gerçekleştirebilecek teknolojilere yatırım yapmaya başladılar.
Peki bu gelecekte biz bir pozisyon alabiliyor muyuz? Bu da farklı bir yazının konusu olsun.
Ufak bir destekleyici güncelleme olarak Prof. Dr. Oğuz Manas ile 1991’de gerçekleştirilen “2000’li yıllarda oturduğumuz yerden alışveriş yapacağız!” başlıklı söyleşiyi buraya eklemenin uygun olacağını düşündüm.